Kaybetme Korkusu Üzerine







KAYBETME KORKUSU ÜZERİNE



Hepimiz hayatımızın bir döneminde ya da yaşantımızın büyük çoğunluğunda kaybetmekten korkuyoruz. Kimi zaman sevdiklerimizi, kimi zaman statümüzü, kimi zamansa maddi varlıklarımızı kaybetmekle ilgili yoğun korkular yaşıyoruz.


Korku derin ve güçlü bir duygudur. Çoğu zaman hissettiğimiz korku bizi derinden etkiler ve farklı bir eyleme dönüşerek hayatımıza yön  verir. Mesela sevdiklerimizi kaybetmekten korktuğumuzda bunu anlamak ve anlamlandırmak kolaydır. Davranış olarak onları baskı altına almaya başlarız. Kimi zaman korkularımız sevdiklerimizin üzerinde baskı kurmamıza ve aslında en büyük korkumuz olan kaybetmeye yol açabilir. Statümüzü kaybetmekten korktuğumuzda ise genelde ona dört kolla sarılırız. Böylece kontrol etmeye ve baskı kurmaya başlarız kimi zaman bunu çevremizdekilere kimi zamansa kendimize yaparız. Bu baskı ise yaşamımızda daha yoğun bir korku hissine ve nihayetinde saldırganlığa sebep olur. Büyük bir döngünün içinde devam eden sıkıntılı süreçleri yaşamımıza çekebiliriz.


Korku eylemsel olarak öfkeye dönüşmeye çok meyillidir. Genellikle korkunun derininde yaradanla bağımızla ilgili bir mesaj vardır. Yaradana ve kendi özümüze karşı güven duymama bizleri korkuya açar. Kimi zaman bu bağın eksikliği atalardan gelir. Onların yaşadıkları bazı travmalar nesiller süren bir yaradanla bağlantısızlık oluşturur. Kimi zaman biz yaşadığımız travmalar neticesinde yaradandan, yaratıcı kaynaktan uzaklaşırız. 


Korkulardan arınmanın ilk adımı kendi özümüze güvenmektir. Bizim özümüz doğrudan kaynakla bağlantılıdır. Kendi içinizi görmeye başladığınızda, yaradanı da görmeye başlarsınız. Huzur bu noktada derindedir. Güven ve huzur duygusu kaynaktan akar. Kaynaktan aktığı gibi çocuklukta anneden akar. Anne dünya deneyiminde tanıdığımız ilk canlıdır. Bu da onu aynalamamıza, onunla uzun bir süre bir bütün olmamızı sağlar. Annemizin kaybettikleri, onun annesinin kaybettikleri ve bizim kayıplarımız hepsi bir bütün haline gelerek bizim içimizin keşfedilmesi gereken gölgesi haline gelir. Peki korkulardan arınmak için başka ne yapabiliriz?


Kaybetme korkumuz sebebiyle kendimizi, çevremizi ve yaşamı kontrol etmeye çalıştığımızı ve baskı kurduğumuzun farkında mıyız?


Kaybetme korkusu bize mi ait?


Korku nedeniyle hissettiğimiz öfke duygusunun farkında mıyız? Bu duygunun dönüştürülebilir olduğunun farkında mıyız?


Şimdi bu soruları kendimize sorarak aslında ne hissettiğimizi ve neden kaybetme korkumuzu ve altındaki duyguları fark edebiliriz. Hatta kendimize şunları sorarak bu kaybetme korkusunun bize nereden aktığını tespit edebiliriz.


Atalarımdan ilk kim sevdiği birini kaybetti, itibarını kaybetti, maddi bir kayıp yaşadı?


Güven hissetmemek ve kendimizi akışa bırakamamak bizi güçsüz bırakıyor. Bu hislerin annemizin yansıması olduğunu biliyor muyuz?


Hayattan korkmayı ne zaman öğrendik? Hangi olayda ve kaç yaşında?


Bu soruların cevaplarını bir kenara not edelim ve önümüzdeki 21 gün boyunca şuna niyet edelim;


“Sevgili kaybetme korkum, seni şimdi gördüm. Senin sebep olduğun öfkeyi, kontrol etme ihtiyacını ve baskı hissini şimdi gördüm ! Tüm bu duyguları görüp şifalandırmaya, yaratıcının izni ve ismiyle güven hissine, huzura niyet ediyorum.”